6 Mart 2017 Pazartesi

GÜNDEM: REFERANDUM-4


                             Darbeler,yoksulluk,ekonomik kriz İMF vs. birçok sorunu olan geçmiş Türkiye'yi anlatmaya devam edelim...28 şubat olayları...FREFAH YOL hükümeti...alışılmışın dışında bir hükümet ve başbakan amerikaya ve israile dahası batıya baş kaldıran bir başbakan sanayileşmeyi kalkınmayı halkın sorunlarını dert edinmiş imkanlar doğrultusunda kısa sürede bişeyler yapmaya çalışan bir Necmettin Erbakan...Türkiye'nin baş kaldırışını belini doğrultmasını ister mi batılı güçler ve onların içimizdeki elçileri medya patronları siyasi uzantıları istemezler tabi yıkmak için bişeyler yapmak lazımdı...süreci kısaca anlatmaya çalışayım...
                        Her şey Refah Partisi'nin sandıktan birinci parti çıkmasıyla başladı. Türkiye, Aralık 1995'te yapılan seçimlerde bir ilki yaşamıştı.Milli Görüş'ün lideri Necmettin Erbakan sandıktan zaferle çıkmış, yüzde 21 oyla Meclis'teki 550 sandalyenin 158'ini kazanmıştı.
Uzunca sayılan bir sürecin ardından Refah Partisi ile DYP koalisyon kurmuş Necmettin Erbakan ise Başbakan olmuştu.
YAŞ YEMEĞİNDE PAŞANIN RAKI KRİZİ!
Huzursuzluğun ilk sinyali Ağustos 1996'daki YAŞ'ta belirmeye başladı. Erbakan'ın YAŞ üyelerine verdiği yemekte Oramiral Güven Erkaya'nın garsona 'bana rakı getirin evladım' demesi gazete manşetlerine taşınmıştı.
BİR ANDA ORTAYA ATILAN "ŞERİAT VE LAİKLİK" GÜNDEMİ
Bu gelişmelerin ardından demeçler birbiri peşine gelmeye başladı. Barolar Birliği Başkanı Eralp Özgen ile Yargıtay Başkanı Müfit Utku, adli yıl açılışındaki konuşmalarında şeriat ve laikliği gündeme taşıdılar.
2 hafta geçmemişti ki bu defa da TÜSİAD'ın açıklamaları gündeme oturdu. TÜSİAD, erken seçim talebini dile getirdi.
Gerekçeleri ise ekonominin kötüye gitmesiydi.
Erbakan'ın önce İran gezisi ardından Ekim 1996'daki Mısır, Libya ve Nijerya üçlüsüne yaptığı ziyaret eleştirilmeye başlandı.
Hatta Libya gezisi için mecliste Erbakan hakkında gensoru verildi ancak kabul görmedi.
MÜSLÜM GÜNDÜZ VE FADİME ŞAHİN OLAYI
23 Ekim 1996'da meydana çıkan Aczimendilerle işin boyutu başka yöne kaydırıldı. 2 ay sonra da Fadime Şahin olayı patlak verdi. Aczimendilerin lideri Müslüm Gündüz Fadime Şahin'le bir evde basıldı. Operasyon ise adeta canlı yayınlandı. Medyada bu olay günlerce tartışılırken dindar insanlar töhmet altında bırakıldı. Sonrasında ise sahte şeyh Ali Kalkancı televizyonlara çıktı. Tabii o da operasonlara dahil edildi.
3 Kasım'da meydana gelen Susurluk kazası ve Erbakan'ın bu olay için 'fasa fiso' demesi kendisini siyasi anlamda etkiledi. Bu olayın ardından İçişleri Bakanı Mehmet Ağar istifa etti, yerine Meral Akşener getirildi.
Tarih 7 Aralık'ı gösterirken Ankara DGM savcısı Nuh Mete Yüksel, Başbakan Erbakan, Çalışma Bakanı Necati Çelik ile bazı milletvekilleri hakkında suç duyurusuna bulundu.
REKTÖRLERDEN DEKLARASYON
10 Aralık'ta toplanan Rektörler komitesi yayınladığı deklarasyonda, hükümete susurluk ve basına baskı konusunda sert uyarılarda bulundu. Deklarasyonu YÖK Başkanı Kemal Gürüz okudu.
2 hafta sonra ise, oluşan kaygan siyasi zeminde DYP'li bazı vekiller istifa ederek Hüsamettin Cindoruk Liderliğinde Demokratik Türkiye Partisini Kurdu.
BAŞBAKANLIKTA İFTAR YEMEĞİ
11 Ocak 1997'de "Meşhur İftar" yemeği gerçekleşti. Dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan, 11 Ocak 1997 Cumartesi günü, Başbakanlık Konutunda tarikat liderleri ve şeyhlere iftar yemeği verdi.
İRTİCA MANŞETLERİ
Medyada da art arda çıkan "Taksim'e cami", "Ayasofya ibadete açılacak", "500 tarikat 5 bin şeyh", "Defileler yasaklanıyor" gibi manşetler askerleri de harekete geçirdi.
Bu olaylar üzerine yüksek rütbeli subaylar Gölcük'te irtica toplantısı gerçekleştirdi. Gazetelerde bu toplantıyı orgeneral rütbesindeki 9 komutanın 72 saat boyunca üst üste toplantı yaptı şeklinde duyurdu. Yüksek rütbeli subayların Gölcük'te toplanarak irticanın iktidarda olduğunu tartıştıkları yazılıp çizildi.
Tarihi MGK'ya 1 ay kala artık manşetler iyice irtica haberleriyle süsleniyordu.11 Şubat'ta Şeriata Karşı Kadın Yürüyüşü Ankara'da yapıldı.
Korku senaryolarıyla ilgili her gün ekranlarda haberler yapılıyor, gazetelere manşetler atılıyordu. Muhalefet, sendikalar, iş dünyası aynı korkulardan bahsediyordu. O korkunun adı "İrtica"ydı...(devam edecek)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder